Erdem bulunduğu kulübede tüm bunları düşünüyor bir yandan da buradan çıkarak nasıl olur da güvenli bir yere giderim diye aklından geçiriyordu. Aklına iletişim araçlarını kullanarak arkadaşlarına ulaşabilmek imkânı geldi ancak bu da çok mümkün gözükmüyordu zira tüm iletişim cihazlarını kontrol eden makinelerin blockchen sistemi onun görüntüsünü bir saniyenin sadece 1/25 i sürede dünyadaki internete bağlı tüm sistemlere iletebilen bir yapıya sahipti ve dünyanın yerleşime açık her noktasını an b ean mikro milimetre esasıyla tarıyordu. Taranan bu noktalardaki bilgiler hemen kontrol merkezlerine ulaştırılıyor ve sistemin suçlu olarak tanımladığı kişiler ana ekranda yine saniyenin 1/25 i kadar kısa sürede tespit edilerek en yakın toplumsal düzen ve kontrol merkezlerine gönderiliyordu. Buradan çıkan kolluk kuvvetleri söylenilen konuma en geç üç dakika içinde intikal ediyor ve suçlu olarak tanımlanan kişiyi derdest edip yapay zekanın hükmettiği hakimin önüne çıkarılıyor ve bir saatten kısa süren zaman diliminde yargılanma ve karar veriliyordu.
Erdem’in bu kulübeden mutlaka çıkması gerekiyordu bunun birçok nedeni vardı ancak bunlardan en önemlisi karnının zil çalıyor olmasıydı. Ayrıca burada ilelebet saklanamazdı hem kendini kaçırmak isteyenlerin onu bulması belki de an meselesi olabilirdi, eğer kaçırılmaya çalışılmasına yol açan şey işiyle alakalıysa, bir an önce güvenli bir yere geçip iş yerine uzaktan erişim sayesinde ya da bir şekilde ulaşabilmeli ve belki de kendisi gibi kaçırılma ya da belki de öldürülme tehlikesi olan arkadaşlarına haber vermeliydi.
Oturduğu yerden ayağa kalkarak kapıya doğru yöneldi ve kapıyı hafif bir müdahale ile araladı. Açılan boşluktan kafasını uzatarak dışarıda kimsenin olup olmadığını anlamaya çalıştı. Kimsenin olmadığını anlayınca etrafa bir göz gezdirdi ve çıkış kapısına o kadar da uzak olmadığını gördü. Kapıyı tekrar yerine koyarak kendini şöyle bir tarttı hiçbir ağrı ve sızı hissetmiyordu ve açlık dışında da herhangi bir soruna sahip değilmiş gibiydi. Üstünü başını kontrol ettiğinde gördü ki herhangi bir problem yoktu ancak tek sorun dün gece yaşadıklarının devamının olup olmayacağıydı.
Ne olursa olsun buradan çıkması gerektiğini düşünerek kapıya tekrar yöneldi ve bu kez artık geri dönmeden kapıyı açtı etrafına bakında ve hızlıca avlunun kapısına doğru koşmaya başladı. Herhangi bir ses ya da müdahaleye uğramadan dış kapıya ulaştı ve geldiği gecedeki gibi sessizce dışarıya çıkmayı başardı. Yolda sağa sola bakınıp hiçbir kimsenin olmadığını gördüğünde hızla dün gece kaçarken buraya geldiği yöne doğru önce yürümeye ardından da koşmaya başladı. Kendisini kimsenin takip etmediğini gördüğünde tekrar hızını azaltarak tekrar yürümeye başladı. Ayrıca koşarak kimsenin dikkatini de çekmek de istemiyordu. Yürüyor ama bir yandan da içindeki tedirginliğinin ve kaygının etkisiyle kendi kendine terliyordu. Herhangi bir saldırı gelirse ölümüne direnmek yönünde.
Bu arada içinde ne yapacağına acilen karar verebilmek isteyen duygusundan da korkuyordu zira vereceği herhangi bir kararın yanlış olmasının başına çok büyük belalar açabileceğinden de korkuyordu. Hem yürüyüp hem de bunları düşünürken ayağının altından bir metal sesi geldi. Tam köşe başında belediyenin yapmış olduğu kanalizasyonun rögar kapağının üzerinde olduğunu fark etti. Aklına kapağı kaldırıp tünellerin içine girmek geldi zira bildiği kadarıyla sosyal kontrol sistemi onun hareket ettiği andan itibaren analiz etmeye başlamış olup, sistemin onu deşifre etmesi an meselesi olmalıydı.
Hemen düşündüğünü yaparak rögar kapağını kaldırdı, içeri girmek istedi ama orası hem karanlık hem de içeriden ilk gelen havayı soluduğunda çok kötü bir koku hissetti ama yapacak bir şey yoktu mecburen o delikten içeri girmek zorundaydı. Aklına 2019 ve 2022 yılları arasında yaşanan ve kaynağı dijital teknolojinin herkesi kontrol edebilmesine imkan verecek olan cip takmak amacıyla çıkarılan planlı virüs kökenli salgın ve saldırılar geldi. O tarihten önce birbirleriyle sıkı fıkı olan insanlar o tarihlerden sonra sosyal mesafe diye bir şeyi öğrenmişti. Zaten bunu öğrenemeyenler virüsleri birbirlerine bulaştırmış ve o dönemde ciddi ölümler gerçekleşmişti. Aslında o dönemden önce insanlar arasında var olan mesafesiz ilişki o tarihten sonra bir daha yaşanamayacak şekilde bozulmuştu.
O dönemki virüsün adı Covid-19 virüsü ya da halk arasında daha sık kullanılan adı ile corana virüs konusuna, bu salgının vahametini ve ölümcüllüğü yüksekti. Yine o dönemde salgın ve beraberinde getirdiği ölüm korkusunun var ettiği travma kuşkusuz, tarihin her döneminde ve her salgında olduğu gibi, insanları algı yönetimine açıp, herkesin her türlü söylentiye inanıp salgının arkasında da bir komplolar aradığı bir dönemdi.