Erdemin hatırladığı bir başka olay ise 2017 yılında Reuters Enstitüsü’nün yayınladığı Dijital Haber Raporu (Digital News Report 2017) için Türkiye’de yaptığı anket’te katılımcılara geçtiğimiz hafta haber kaynağı olarak ne kullandıkları sorusuna verdikleri cevaplardır. Bu soruya verilen cevaplar halkın güvendiği kaynakların sıralamasında online kaynaklar yüzde 89, ulusal ya da bölgesel televizyonların yüzde 77, sosyal medya platformları yüzde 67 olarak sıralanmıştır. “Bunlar içerisinde ana haber kaynağınız nedir?” sorusuna ise katılımcıların yüzde 47’si televizyon cevabını vermiştir. Rapordan anlaşıldığına göre son yıllarda ana haber kaynağının değişmekte olduğunu, geleneksel medyaya güvenin düşüş eğiliminde olduğunu, sosyal medya ve online haber kanallarının belirgin bir yükseliş sağladığı görülmektedir. Raporda gençler için ana haber kaynağının sosyal medyayı da içeren online siteler olduğu belirtilmekte, Facebook ve Twitter üzerinden haber tüketiminin bir önceki yıla oranla 2017 yılında düşüş gösterdiği, haber paylaşmanın bir yolu olarak WhatsApp uygulamasının yüzde 17’den yüzde 25’e sekiz puanlık bir artış sağladığı vurgulanmaktadır. Erdem bu haberleri düşündüğünde kendisine gelen mailin ne anlama geldiğini çözmeye çalışıyordu. Önce enerji ağlarına, ardından su sistemine yapılan, ardından da gıda sektörüne yapılanlar ve en sonunda da internet hakimiyeti ve merkezi yönetime olan güvensizliğin artmasını sağlanmaya çalışmanın arkasında yatan sebebin ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.
Erdem bunları düşünürken toplantı bitmiş ve çalışma arkadaşları işlerinin başına dönmek için toplantı salonundan ayrılmışlardı. Herkes odadan çıkalı henüz bir kaç dakika olmuştu ki genel kontrol odasının kapısının açılmadığının haberi ortak WhatsApp grubuna yazıldı. Başta Erdem olmak üzere tüm arkadaşları bunun bir şaka olabileceğini zira ekip üyelerinde tüm odaları açan akredite kartlarının yanlarında, retina tarama sistemlerinin, boy ve kilo endekslerinin ölçen cihazların, yine ses tanıma sisteminin kapıya yaklaşıldığında otomatik olarak devreye girdiğini ve bunun kontrolünün kendi ekibinde olduğunu biliyordu. Kapıların açılmaması söylemi olsa olsa bir şaka olabilirdi. Ancak bir dakika içinde tüm ekip üyelerinden aynı mesaj gelince bunun şaka olmadığını ve hatta çok ciddi bir sorun olma ihtimalinin varlığını anlamakta gecikmediler.
Henüz salondan ayrılmamış ve haberi burada alan Erdem kanının çekildiğini ve başından aşağı kaynar suyun boşandığını hissetti. Oturduğu yerden kalkarak arkadaşlarının olduğu yere doğru koşar adımlarla yürümeye başladı. Bir yandan da sistemin şifresinin nasıl değiştiğini anlamaya çalışıyordu. Ekip başı olarak Erdem bir karar vermek zorundaydı ama ne yapabilirdi, zira sistem herhangi bir saldırıyı algıladığında kendisini kapatıyor ancak Erdem’in ekip üyelerini algıladığında ya da onların sisteme düzeltici müdahelesi olmaksızın kendiliğinden kapıyı açarak sisteme dış müdahale bitene kadar da kapıları kapalı tutuyordu. Peki nasıl olmuştu da bu kez ekip toplantı salonundayken kendini kapamış ve sanki ekip içerideymiş gibi davranarak onlara dahi kapısını açmaz olmuştu. İşte bu sorunun cevabını herkesten önce Erdem merak ediyordu.
Koşarak kapıya gelen ekip hemen kontrol merkezindeki sisteme müdahale etmek istediler böylece tüm sistemi kontrol edecek ve var olan sorunu gidermiş olacaklardı. Kontrol merkezine vardıklarında sistemi kontrol eden yapay zekanın onların içeriye girmelerine izin vermediğini gördüler. Ne kadar uğraşsalar da içeri giremiyorlardı zira sistem kontrol odasına girişte yer alan çelik alaşımlı cam kapıyı kilitlemişti. Bu kapı bir savaş anında dahi açılamasın diye çeşitli alaşımlar ile özel olarak dizayn edilmişti ve ancak uygulanan prosedürü bilenler tarafından sistemin istediği komut ve şartlar yerine getirildiğinde açılabiliyordu. Bu nasıl bir işti, içeri girmeleri gerekiyordu fakat bunu başaramıyorlardı böyle bir durumu amirlerine izah dahi edemezlerdi. Ne diyeceklerdi amirlerine, ‘efendim kontrol merkezinin giriş kapısı açılmamakta direniyor o yüzden şehrin sularını kontrol edemiyoruz’ bu durumda amirleri de olsun evladım canınız sağ olsun mu diyeceklerdi. Erdem ve ekibi böyle bir olumsuzluğu daha önce düşünmüşler ve sistemi ekibindeki birkaç kişinin bildiği ve birlikte açabileceği manuel bir sistem eklemişlerdi. İşte bu acil giriş kapısının kodlarının saklı olduğu odaya Erdem ve üç arkadaşı girip ellerini kapının kumanda merkezine yerleştirdiğinde kapının açılmadığını ve sistemin saldır olduğuna dair sinyal vererek kendilerine direndiğini gördüler. Neler olduğunu anlamaya çalışıyorlar ve akıllarına geleni savmak için ‘la havle’ çekiyorlardı. Düşündükleri şey, ya kumada merkezi kötü niyetli kişilerin eline geçmiş olmalı, ya da yapay zekanın algoritması değişmiş olmalıydı her ne ise bilinen bir gerçek vardı ki o da kontrol odasına ivedilikle girilmesi gerekliliğiydi. Erdem ve ekibi de ne yapıp edip kontrolü tekrar ele geçirmeli ve halkın su ihtiyacını kontrol eden sisteme hükmederek şehre suyu yeniden vermeliydiler. Merkeze nasıl girileceğine dair ekip ikiye bölünmüştü ve birinci bölüm yangın merdivenlerinden ikinci bölüm ise arıza helikopterini çağırarak çıkıp kumanda merkezinin üstünde yer alan ve uzun zamanlı nöbetlerde burada kalanların kısa süreli dinlenmek amacıyla kullandığı ve ekip üyelerinin, ‘cihannüma’ dedikleri teraslı odaya girmeyi planlıyorlardı. Bu oda başkaları tarafından pek bilinmiyor ancak ekip üyelerinin oldukça gözdesi olan bir yerdi. Eğer oraya bir şekilde girmeleri mümkün olur ise iç merdivenleri kullanarak komuta merkezine inilebilir ve kontrolü yeniden ele geçirilebilirdi. Bu fikirlerini Erdeme açtıklarında bu fikrin doğru olduğunu ancak helikopterin olamayacağını zira eğer olayın arkasında terörist bir el varsa buna izin vermeyeceğini ama yangın merdiveni fikrinin işe yarayabilir olabileceğini söyledi.
Ekip üyeleri yangın merdiveninden çatıya ulaştıklarında bu bölmenin çelikten kapılarının kapalı olduğunu Kumanda merkezine geçişi sağlayan teras kapısı kapatılmış ve açmak için zorlandığında insanlara elektrik şoku vererek çarpıyor ve kapının açılmasına izin vermiyordu. Bu herhangi bir ekip tarafından başarılabilecek bir durum değildi ancak Erdemin ekibinin de başına ilk gelen bir şeydi. Bu arada Erdemin gözü ortamdaki kameralara takıldı. Tüm kameralar aktif olarak yapılan hareketleri an be an kaydediyor ve özellikle hareketli kameralar onların yürüş yönüne göre dönerek hareket ediyorlardı. Muhtemelen kameralar ile yaptıkları izleniyor ve onlar daha hamleye geçmeden önce sistem yapacakları şeyin önlemini alıyordu. Bu olaylar gerçekleşirken Erdem’in aklına bir hile geldi. Öncelikle ekibi üçe ayırdı ve kendisi dışındaki grupları kontrol odasının diğer giriş diğer kapılarına doğru yönlendirdi. Kontrol merkezinin bir ana iki de yan giriş kapısı vardı ve ekip bu kapılardan giriş yapmak için sistemi zorlayacak ve sistem onlarla uğraştırırken kendisi de düşündüğü hileyi gerçekleştirebilecekti böylece ekiplerden biri ana kapıdan ikisi yan kapılardan olmak üzere kontrol odasına girişe uğraşırken Erdem de merdivenlerden alt katlara doğru inmeye başladı. Kendisi yedi kat aşağıdaki enerji kontrol odasına inecek, oradaki elektrik panosuna ulaşıp bir şekilde başarabilirse şuan ki kumanda merkezindeki ve tüm binadaki elektriği kesecekti. Üçe ayrılan ekip hızla görev alanlarına doğru giderken Erdem merdivenlerden aşağı doğru koşarak inmeye başladı ve zemin kata ulaştı. Merdivenlerin bitiminde elektrik panosunun giriş kapısı vardı ve o da elektronik kontrol sistemiyle korunuyor olup panoya doğrudan ulaşmasına imkan vermiyordu.