Hızla rögarın içeriden açılacağı noktaya gitti sistemi açan kodların bulunduğu kutunun kapısını açtı ve hatırladığı şifreyi girmek istedi ve birden durdu. Şimdi gireceği kod aynı zamanda yerinin de ifşa olmasına yol açacaktı. Kapak açılsa da açılmasa da yerini merkezdekiler tespit edebileceklerdi. Eğer kendini kaçırmak isteyenler o merkezi de takip ediyorsa yakalanması an meselesi olacaktı.
Ne yapmak istediğini düşünüyor ama bir türlü karar veremiyordu. Ani bir kararla kodu girdi ve kapak çok yavaş bir şekilde açılmaya başladı. Artık olan olmuştu ve bir an önce kapağın açılmasını ve olabilecek en hızlı bir şekilde dışarı çıkmayı istiyordu.
Kapak açıldığında etrafa bakındı insanlar yolda yürüyordu ve herhangi bir koşuşturma görünmüyordu. Kimsenin kendisine doğru geldiğine dair bir emare görmüyordu ama bu uzun sürmezdi zira rögar kapağının açıldığı sistem tarafından artık anlaşılmış olmalıydı.
Merdivenlerden olanca hızla yukarı çıktı ve sağa sola bakarak kimsenin gelmediğini görerek kendini dışarı attı. Artık olacakları göze almıştı ve ne olursa olsun karnını doyurmak için bir şeyler bulmak zorundaydı. Bunun için yakalanmayı bile göze almaya karar vermişti.
Hızlı hızlı yürüyor ve etrafa şüpheli bir şekilde bakıyordu. Bu hızla yürüse iş yerine varması sadece üç dakikasını alırdı. Ne olursa olsun artık durmayacak ve sonuçta iş yerine varacaktı kanalizasyonda iken böyle bir karar almıştı.
Bu düşünceler içinde yürürken bir el onun kolundan tutarak kendine doğru çekti. İlk hamle olarak kendini tutan kolun sahibine bir yumruk atmayı düşündü ancak kim olduğunu görünce bu fikrinden vaz geçmişti. Kolundan tutan kişi iş arkadaşı Önder’di.
‘Neredesin sen dün akşamdan beri seni arıyoruz kaybolup kaynadın buhar olup uçtun sanki?’ dedi. Hala durumun şokunda olan Erdem; ona sadece hiiç! diyebildi. Hiçbir yerde değildim. Kandıramazsın beni dedi Önder akşamdan beri aramadığımız yer kalmadı seni diye de ekledi.
Önderin, Erdemin durumundaki tuhaflıktan hiç bahsetmemesi onun dikkatini çekmişti. Üst baş durumundaki tuhaflık aslında Erdem’in başına neler geldiğinden bahsediyordu ve Önder hiç bundan söz etmiyordu.
Bunun iki nedeni olabilir diye düşündü Erdem, ya Önder kendisini ararken duyduğu merak ve kaygısı ne halde olduğunu görmesine mani olmuştu ya da neden ve kimler tarafından kaçırılmak istediğini Önder biliyor ve şimdi Erdemi kendi elleriyle onların kucağına götürüyordu.
Önderin nereye gidiyorsun sorusuna Erdem İş yerine diye cevap verdi. Önder onu kolundan tutarak durdurdu ve gidemezsin zira her yerde seni arıyorlar gel benimle diyerek kolundan yan yola doğru çekiştirdi.
Erdem neler olduğunun merak ediyor ama Önder’e de çok güvenmiyordu. Hemen kolunu kurtaracak bir hamle yaparak Önderi ileri doğru itti ve kaçmaya başladı. Önder -dur dedi, -bak işyerine gidersen orada seni bekliyorlar’ dedi. Erdem, merakla önderin gözlerinin içine bakarak -kim bekliyor diye sordu. -Gel dedi Önder her şeyi anlatacağım ama güvenli bir bölgeye geçelim.
Son cümleyi duyan Erdem, Önderin sesindeki sakin ve güven telkin eden tonu sevmiş ve onun istediği yöne doğru yürümeye karar vermişti. Hadi dedi Önder Şuradan uzaklaşalım az sonra polis bizi tutuklamaya gelir. Artık yapacak bir şey yok diye düşündü Erdem, arkadaşının istediği tarafa doğru hızlı adımlar ile yürürken…